No309 Styling Röportajı Furkan Palalı stil danışmanı Gülin Hatipoğlu

Sizi tanıyabilir miyiz?

Gülin Hatipoğlu

Ben 4 Şubat 1979’da Merzifon’da doğdum. İlkokulu Aydın’da, ortaokul ve liseyi Antalya Anadolu’da okudum. Önce Hacettepe Turizm ve Otelcilik bitirdikten sonra, Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Halkla ilişkiler ve Tanıtım okudum. Sonrasında İstanbul’a yerleştim. Tüm ailem Antalyalı ve halen orada yaşıyorlar.

Styling olmaya nasıl karar verdiniz?

Benim küçüklüğümden beri, kıyafetlere, giydirmeye, modaya düşkünlüğüm vardı  zaten ve okul bittikten hemen sonra All Dergisi’nde styling yapmaya başladım. Yaklaşık 1 sene kadar stil editörlüğü, 1,5 sene de moda editörlüğü  yaptım. Fakat o sırada  reklam sektöründen kostüm asistanlığı işleri gelmeye başladı ve bu yönde ilerlemeye başladım. 4 sene kadar sonra şeflik vs derken şimdi aynı zamanda  dizide styling yapıyorum. Çilek Kokusundan sonra dizi sektöründeki  2. projem bu. Çok sevdiğim bir mesleğe sahip olduğum için kendimi gerçekten şanslı hissediyorum.

Daha önce hangi projelerde yer aldınız?

Sayamayacağım kadar çok reklam filminde ve bazı yabancı prodüksiyonlarda çalıştım. Bunların içinde beni en çok heyecanlandıran , starlardan ziyade Oscar ödülü almış kostüm tasarımcısı Ngila Dickson’la çalışmış olmaktır (TheInternational).

En son çalıştığım dizi projesi Çilek Kokusu (No: 309’dan önce) – Gold Film

En son çalıştığım reklam filmi Ttnet – Anima Film

En son çalıştığım yabancı proje Tyrant- FX Productions

 

Projede karakterin stilini belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Karakterin Stilinin ilk %50’sini senaryoda anlatıldığı şekilde kişilik özellikleri, yaşı, ekonomik durumu ve sosyal ilişkilerine bakarak değerlendirmek zorundayız tabiî ki. Kalan %50’de de, karakteri oynayacak oyuncunun fiziki özellikleri çerçevesinde , günümüz stilleri üzerinden; kendi zevkimizi ve yaratıcılığımızı ortaya koyarız. Tabi  bu arada oyuncunun kendi kafasında belirlediği belli detaylar da oluyor, onları da ekleyip  stili en son hale getiririz.

 

Oyuncuların kıyafetine uygun aksesuarlara karar verirken nelere dikkat ediyorsunuz?

Aksesuar kostümün değerini arttıran çok önemli bir öğedir. Fakat bunun yanında,  fazla kullanıldığında yada uyumsuz parçalar kullanıldığında, kostümün güzelliğine gölge düşürecek ilk nokta olur. Bu yüzden de kullanımı çok önemlidir aslında. Tarz, renk veya doku olarak kostümü yükseltecek uyuma sahip olmalıdır diye düşünüyorum. En azından ben aksesuar verirken buna dikkat ediyorum.

No309 dizisinde Onur karakterinin kesinlikle giymeyeceğini düşündüğünüz modeller ve renkler hangileridir?

Onur karakteri  kendine bakan, giyimine kuşamına özen gösteren kişiliğinin yanı sıra,  aile holdinglerinin de  başında olduğu için onu bir iş adamı şıklığında giydiriyorum. Bu yüzden onun en salaş hali bile salaş kelimesinin tam karşılığı olmuyor aslında. Bu yüzden salaşlığı örnek verebilirim (ki erkekte çok sevdiğim bir tarzdır aslında) ? Furkan Palalı’ya fiziki olarak salaş kıyafetler yakışsa bile Onur Sarıhan’la hiç uyuşmayacak bir stil olduğunu düşünüyorum. Klasik kesim modellerden ziyade dar ve fit duran modellerin daha çok yakıştığı da aşikar. Renk konusunda ise yine ; aslında Furkan Bey çoğu rengin yakışacağı fiziki özelliklere sahip, fakat Onur karakterine (saks mavi dışında) çok parlak renklerin asla olmayacağını söyleyebilirim. Mesela kırmızıyı bile seçerken; ya biraz mat yada biraz koyu olmasına özen gösteriyorum.Çoğunlukla düz renk tercih ediyorum , desenli bir parçanın  bu karakterin ciddi ve güçlü duruşunu bozacağına inanıyorum.

 

Sette sahneye hazırlanırken oyuncunun kesinlikle giymem dediği kostüm için nasıl ikna ediyorsunuz ya da nasıl yöntemler sunuyorsunuz?

Öncelikle şunu söylemek isterim ki styling’in iş tanımı: ‘Oyuncuyu oynadığı karakterinin tarzına uygun şekilde giydirmek’tir. Bizler kostümle ilgili herhangi teknik bir problem ya da hata olduğunda bu durumu telafi etmekle yükümlüyüz. Kostümü giymeye ikna etmekle yükümlü değiliz aslında. Bu yanlış bir algı olsa da, ülkemizde , özellikle de dizi sektöründe bizim için kaçınılmaz bir iş eklentisi haline gelmiştir.

Ben ilk olarak; oyuncuya kostümün neyinden rahatsız olduğunu sorarım. Açıkçası stil üzerine anlaştığınız ve istikrarlı olduğunuz sürece problem zaten %99 teknik oluyor (kalıp farklılığından dolayı dar gelmiş olup hareketi kısıtlaması ve benzeri gibi). Yine de arada oyuncunun hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda da oyuncuyu o kostümü giymeye zorlamanın yani ikna etmeye çalışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Bu tip durumlar için de yanımda alternatifler bulundurarak kişiyi rahatlatmaya ve onun da enerjisini yüksek tutmaya çalışıyorum. Bizim işimiz oyuncuyu (karakter tarzı doğrultusunda)  ekranda izleyiciye elimizden gelen en iyi şekilde göstermek. Oyuncu da bunun farkındaysa zaten aranızda güvene dayalı pozitif bir ilişki başlıyor ve bu da eklentisiz bir şekilde işinizi yapabilmenizi sağlıyor. Ki benim şu anda giydirdiğim 3 oyuncuyla da enerjilerimiz tuttuğundan ; o anlamda mutluyum.

 

No309  severek izlenen uzun süredir devam eden bir dizi, dizinin stil danışmanlığını yaparken özellikle başrol oyuncularda zorlandığınız noktalar oluyor mu? 

Açıkçası  dizinin uzun zamandır devam etmesi işi zorlaştıran değil tam tersi kolaylaştıran bir şey. İşin ilk kurulum aşaması en zor olan kısmı bence. Oyuncular oynadıkları karakterleri geliştirme aşamasında iken onlarla  birlikte bir stil oturtma süreci biraz kaos şeklinde geçiyor. Ama o süreci aştıktan ve stiller oturduktan sonra; iki taraf da birbirini anlamış oluyor ve huzurlu ilerlemeye başlıyorsunuz. Zaten Furkan Palalı bir stil danışmanın giydirmekten gerçekten zevk duyacağı bir başrol oyuncusu. Çünkü net bir insan olmasının yanında kostümleri çok iyi taşıyor. En sevdiğim özelliği ise detayları önemsemesi. Çünkü bu aslında tersi gibi görünse de stylingin işini bir anlamda  kolaylaştıran bir şey. Bunların da yardımı sayesinde başta birlikte çizdiğimiz karakter tarzının dışına hiç çıkmadık. Fikirlerimizin de uyuşuyor olması , aramızda uyumlu ve eğlenceli bir dinamik oluşturdu diyebilirim.

 

Son olarak sizin mesleğinizi yapmak isteyen gençlere hangi tavsiyelerde bulunursunuz?

Bir insanın yaptığı işi sevmesi , hayatının genel olarak bir ızdıraba dönüşmemesi adına çok önemli bence. Çünkü iş, insan hayatının %60-70’ini kaplayan bir şey ve geçimimizi sağlayan temel araç. Zamanınızın çoğunu işte geçiriyorsunuz ve en yoğun stres yaşadığınız yer işiniz oluyor. İşinizi ne kadar iyi tanırsanız, ne kadar iyi anlarsanız ve ona karşı olan duygularınızı ve kabiliyetlerinizi o denli iyi yönde geliştirebilirsiniz. İşi iyi tanımak da temelini  sağlam tutmakla olur. Ve bu yüzden de asistanlık dönemi çok önemli bence. Öğrenecek fazla bir şey olmadığını düşünse de insan, en azından işle ilgili genel işleyişi detaylarıyla kavrayabileceğiniz ve pratik kazanabileceğiniz en doğru pozisyondur asistanlık. Bu yüzden de gençlere: ‘Hemen şef olayım’ mantığının doğru ya da uzun soluklu işleyen bir yöntem olmadığını ve asistanlıktan sıkılmadan çok fazla şey öğrenildiğini yineleyip , bu yönde bir yol izlemelerini tavsiye ederim.

No Comments

Sorry, the comment form is closed at this time.